30 Kasım 2010

Petshoplara Gitmeye Hiç Gerek Yokmuş

Roxyinin maması bittiği zaman hemen petshopa koşup ordan mama alıyorduk. İki saat trafikle cebelleş park yeri bul birde taşıma derdi derken. Daha önce hiç internetten sipariş vermemiştim. En sonunda mamasını bitirdi. Bende ''pet arkadaştan'' Canpeti duydum. Aslında tereddüt ettim ilk başta geç gelir, aksilik olur filan diye. Neyse dün sipariş verdim ve bugün istediğim saatte getirdiler. Güzel olan yanı, siparişin her aşamasıyla ilgili bilgilendiriyorlar, siparişinizi kargo için hazırlıyoruz, siparişiniz kargoya teslim ettik gibi. Müşteri hizmetlerindeki arkadaşlarda gayet nazik ve ilgililer. Üstelik 150 lira üzerine istediğiniz bir ürünü hediye olarak veriyorlar ayrıca kargo ücretide yok. Ben Proplan Puppy Large Breed Chicken+Rice Büyük Irklar İçin Tavuk Etli Yavru Köpek Kuru Maması 14kg olandan sipariş ettim. Fiyatı 163 lira bunun yanında hem %5 indirim ayrıca pet arkadaş üyelerine özel ekstra %10 indirim yapıyorlar. Bunun yanısıra gelen mamada yeni üretimdi.


Bide pet shoplarda 45 liraya satılan ''Araç Koltuk Koruyucu Köpek Örtüsünüde'' hediye aldım. Çok kârdayım (:
Crazy Dog Bebek Pudrası Kokulu Köpek Deri Tüy Bakım Spreyide sipariş ettim. Taramadan önce tüylerin temizlenmesini ve parlamasını sağlıyormuş. Şu toz pudralardan nefret ettim, üzerindeki tüylerde kalıyor ve silkelendiği anda her yere beyaz beyaz pudra dökülüyor. Yatağı bile pudra izleriyle dolmuştu. O yüzden bitmeden kaldırdım onu.





1-2 gün sonra gelen edit; ürünü kullandıktan sonra Roxynin tüylerimi tepki verdi bilmiyorum ama o gün bir kaç saat epey bir koku problemi yaşadık, ama ertesi gün sonuç gayet iyiydi, yani tüyleri güzel kokmaya başladı.. Enterasannn...
Bir kaç gün sonra gelen edit: Bu ürünü kesinlikle tavsiye ediyorum. Neden derseniz? Nerdeyse bir hafta oldu, yağmurlu havada bile kaldık, kaç defa suyun altına girdi Roxy, ama tüyleri hala mis gibi kokuyor... Yani çok kalıcı ve güzel, hafif bir kokusu var. İlk kullanımda çok abartmadan tüylerin üzerine hafifçe sıkmakta fayda var...



Roxy ne yapıyor

topu görünce kendinden geçen roxynin boynunu kırmaya karar verdiği anlar:

golden retriever roxy | izlesene.com


29 Kasım 2010

Köpek Eğitimi ile İlgili Okuduğum Kitaplar

İlk defa köpek sahibi olanlar yada olmak isteyenler için içeriğinde çok güzel bilgiler olan çok fazla kitap var. Ne zaman kitabevine girsem aldıklarımın arasında köpeklerle ilgili, en az bir-iki kitap mutlaka oluyor, araya yemek, kitaplarıda serpiştiriyorum oda başka bi konu :)... Bizim 'tintin ayşe' eve gelmeden önce alıp okuduğum ve halen okumakta olduğum kitapları paylaşmak istedim, kesinlikle faydası olmuştur, olucaktır.... Resmin üzerine tıklayarak kitapları görebilirsiniz, içlerindeki favorim sol altta olan kitap...

dip not: blogta ana sayfada hemen sağ üst köşede bulunan yazı ''Köpeğiniz İçin 101 Beceri '' adlı kitabın açılış sözüdür, sevilesidir, yazılasıdır, hislere tercüman olunasıdır.
''O sizin dostunuz, can yoldaşınız, koruyucunuz, köpeğiniz.Siz onun hayatı, sevgi odağı ve liderisiniz. O size ait olacak; son nefesine kadar size bağlı ve sadık... Böyle bir sadakate layık olmayı ona borçlusunuz..''
notun dibi: haaa bu arada yeri gelmişken söylüyorum bunu çünkü bazı kişi ve kişiler sanki kendi k.çından uydurmuş gibi benim laflarım sağda solda geziyor, aşırılıyor felan diye havaya girmesin o bakımdan...

Bozacada Notları- gecikmeli

Bozcaada'yı hep merak etmişimdir demiştim blogta daha önce,... Tatil kısa olunca mesafeyide çok uzun tutmayalım dedik ve bu şirincik adaya doğru yola çıktık. Akşamdan çantayı hazırlayınca Roxy durumu çaktı -bunlarda bir hareketlilik var nasılsa, bir yere gidiliyo kesin diye düşündü oğluşum heralde...

28 Kasım 2010

Köpeğimiz Kaza Geçirdiğinde Yapılması Gerekenler

Bir köpekle beraber dışarda olmak her an her türlü tehlikeye açık olmak anlamına geliyor ne yazıkki. Köpeğimizi gözümüzün önünden ayırmasak bile bazen üzücü olaylarla karşılaşıyoruz. Umarım kimsenin başına kötü olaylar gelmez ama geldiğinde ne yapmamız gerektiğini bilmek açısından bu yazının faydalı olacağını düşünüyorum.

- Öncelikle sakin olun.
- Önce kendinizi sonra köpeğinizi güvenceye alın.
- Köpeğinizin hayati belirtilerini

26 Kasım 2010

İnsanların Üzerine Sıçrama

İşte en büyük sorunumuz. Dışarıda yürürken yada evimize biri geldiğinde insanları üzerine atlaması Roxyinin en gıcık olduğum huylarından biri. Bu durum o kadar zorluyorki beni bazen sinirimden yürüyüşü kısa kesip hemen eve giriyorum. Hiç tepki vermeyen, onu görmezden gelen insanların bile üzerine atlayıp kendini sevdirmek istiyor kuduruk naciye. Anasını babasını görse bu kadar delirmez heralde.

Gelsin Hediyeler

Hediyelere bayılıyorum özellikle parfümlere (: Ne zamandır hediye veren bloglar arasından gözüme kestirdiğim kayda değer zevkime uygun bi şeyler bulamamıştım (: Yeni yıla yeni kokuyla girmek istiyorum ve parfüm şişem nerdeyse bitmek üzere :(( 

♥ Made By Mİne ♥ blogunun sahibi Mine' duyulur (:




Buyrun linki hemen üste tıklayabilirsiniz....










24 Kasım 2010

Köpeğinizi Evde Muayene Etmek

Köpeğinizi, evde muayene etmek hem kolaydır, hem daha ucuzdur ve  olası hastalıkları erken dönemde ortaya çıkarır. Köpeğinizin rutin muayenelere izin vermesi teşhis konulması açısından oldukça yararlıdır.


Öncelikle genel görünüş sağlık için bir belirtidir. Kürkü doğal görünümlü olmalıdır. Tüylerdeki matlık yada parlaklığındaki azalma parazit, herhangi bir deri hastalığına yada vücudun başka bir yerindeki hastalığa işaret edebilir.
Aşağıdaki belirtilere bir bakalım bunlardan herhangi biri varsa veteriner yolu gözüktü demektir.

-Sendeleme,yıkılma,daireler çizerek yürüme veya düzgün bir şekilde  yürümekte zorlanma.
-Oturmakta, kalkmakta ve rahat etmekte zorluk.
-Işığa, sese yada dokunmaya aşırı tepki.
-Bir yana yatık baş.
-Şiş karın.
-Huzursuzluk.
-Kas spazmları.
-Tuhaf göğüs hareketleri.
-Herhangi bir akut vücut şişliği.
-Ağlama,inleme yada acı bir sesle havlama.

Köpeğinizin Ağırlığı Takip Edin
Kilo değişimleri oldukça önemlidir. Aniden kilo aldığını yada verdiğini fark ederseniz veterinere danışmanız gerekir. Bu arada yine köpeğinizin kilosunu not etmek değişiklikleri fark edebilmek açısından yararlıdır.
Kilosunu banyo tartısında tartmak için köpeğinizi kucağınıza alın ve sonra kendi kilonuzdan düşerek köpeğinizin kilosunu bulun. Küçük ve orta ırktaki köpekleri bu şekilde tartabilirsiniz. Eğer daha iri bir köpeğiniz varsa her veteriner kontrolünde tartılmasını isteyebilirsiniz.

Muayene Nasıl Yapılmalıdır?
Öncelikle baş muayenesi için;
-Gözlerde akıntı,kızarıklık,bulanıklık yada açık yara varmı diye inceleyin.
-Kulaklarda akıntı, fazla kulak kiri yada fiziksel bir hasar varmı bakın. Kulak derisinde anormallik olup olmadığını inceleyin.
-Burun serin ve ıslak olmalıdır. Her iki burun deliğinde akıntı yada akıntı belirtisi olmamalıdır.
-Dişetleri sağlıklı bir pembelikte olmalıdır. Ağızda kötü bir koku olmamalıdır. Bu arada ağzın üst kısmınıda kontrol etmek gerekir ki dişlerin arasında bir şeyler kalmış olabilir.

Vücut Muayenesi İçin;
-Elinizi yavaşça baştan aşağı gezdirin. Başını sağa, sola, aşağı ve yukarı  yavaş hareketlerle çevirin. Direnç gösteriyorsa acı duyduğu anlamına gelir.
-Köpeğinizin boynundan aşağı sırtına ve göğsüne doğru inin. Herhangi bir sertlik olması içe işlemiş bir hasar yada deri enfeksiyonu belirtisi olabilir. Tüyleri aralayarak alttaki derinin sağlığına ve kepekli olmamasına dikkat edin.
-Ellerinizi eklem yerlerinde gezdirin.Herhangi bir şişlik yada fazla bir sıcaklık varmı kontrol edin. Ayakları ve pati yastıklarına bakın. Tırnak uzunluğundan oluşan bir hasar olup olmadığını kontrol edin.


Tabiiki her muayenenin ardından köpeğinize, ödül ve bol sevgi vermeyi unutmayın.

22 Kasım 2010

Köpeğinize Pati Salla Komutunu Nasıl Öğretirsiniz

Son derece sevimli bir egzersiz olmasıyla birlikte öğretmeside kolay bir komut.
1- Önce ''Otur/Bekle'' komutunu verin ve köpeğinizden bir kaç adım uzaklaşın. Beklemeye devam ettiği sürece ödüllendirin.
2- Köpeğinizden Pati vermesini isteyin, bu şekilde bir kaç deneme yapın.
3- Sonrasında bir kaç adım geri giderek tekrar patisini isteyin. Size doğru gelmediği ve patisi yukarı kaldırmaya başladığı anda ödüllendirin.
4- Patisini kaldırıp elinize doğru dokunmak üzereyken elinizi geri çekin ve eli boşlukta sallanırken ödüllendirin.
5- Elinizi her yukarı kaldırdığınızda patisini kaldırmaya başlayana dek egzersize devam edin.
6- Köpeğiniz size doğru yaklaşmadan her patisi kaldırdığında bu hareketi isimlendirin. Pati Salla, El Salla gibi.
7- Yavaş yavaş el uzatma hareketini ortadan kaldırın ve yeni hareketi pekiştirin.

Aslında burda anlattığım kadar bile uzun sürmüyor.
İlk denemede kapacağına eminim. Özellikle insanları selamlamayı öğrenmesi açısından sevimli bir beceri (:


Köpeğinize Pati Ver Komutunu Nasıl Öğretirsiniz


Roxy henüz iki aylıkken veteriner ziyaretimizde öğretmediğim halde ona birinin, ''Pati Ver'' demesiyle elini uzatmıştı. Aslında bu onların doğal bir yeteneği. Peki nasıl ortaya çıkarırız ve pekiştiririz?

1- En çok sevdiği ve patisiyle dokunmaktan hoşlandığı bir oyuncağı ona vererek bir süre oynamasını sağlayın. Köpeğiniz patisini kaldırdığı anda ödüllendirin.
2- Patisini kaldırmayı iyice kavrayana dek bu çalışmayı tekrarlayın.
3- Sonra elinizi ona doğru uzatın ve onu zorlamadan ne olacağını görmek için hareketi bekleyin. Patisini kaldırırsa ödüllendirin. Harekete geçmezse ilk çalışmayı tekrarlayarak öğrenmesine yardım edin ve ondan patisini kaldırmadığı sürece ödül alamayacağını anlamasını sağlayın.
4- Tekrarlayarak elinizi ona doğru uzatın. Bu harekete geçmesi için işarettir. Köpeğiniz patisini kaldırdığı anda sözel komutla ''Pati Ver'' diyerek hareketi işaretleyin.
5- Değişik ortamlarda hareketi tekrarlayın. Köpeğinizi hareketi yapması için çok fazla sıkmamaya özen gösterin.



Keyifli Başlayan Yürüyüşümüzün Keyifsiz Biten Hikayesi

Uzun zamandır başetmek zorunda kaldığım sonrada artık oluruna bıraktığım bir hastalığım var adı ''Unutkanlık''. Çoğu zaman başım derde giriyor her şeyi unutttuğum için. Şimdi ''bloga bi göz gezdiriyim bakalım ne unuttum yine'' derken, tahmin ettiğim gibi bundan sonraki konumuz şu olucak diyerek devamı gelmeyen bir dizi şey gördüm (:
Bazen unutkanlığım üşengeçliğimle birleştiyse o zaman daha da güzel bir hal alıyor. Neyse sonraya ertelediğim neler varmış bi bakiim ben en iyisi...
Üç hafta önce Caddebostan'daki keyifli başlayan yürüyüşümüzün keyifsiz biten hikayesi bekliyor blogumu demişim ve kafam uçmuş gitmiş başka yerlere...
Neyse,.. Yürüyüş için kalabalık yerlere gittiğimiz zaman illa moral bozucak bi halt oluyor çünkü daha öncede belirttiğim gibi bazı insanlar kalabalığa sırf bu yüzden karışıyor. Roxynin henüz oturmamış karakteri bize sıklıkla zor anlar yaşıyor. Zaten bizimki birini görünce sapıtıyo bi heyecanlanıyor kimliğini kaybediyo resmen. Mesela; koşarak yanımızdan geçen birinin üstüne atlamaya çalışması, beklenmedik anlarda kaldırımın ortasına kaka yapma girişimleri. Buda zaten köpek düşmanlarının beklediği bir koz oluyor ve bu gibi anlar üst üste gelince içimdeki cadı ortaya çıkıyor. Sonuçta ben köpeğimi korucam derken bi bakmışımki corlayan biriyle polemik yarışına girmişim bile. Artık Caddebostan'a gitmemeye karar verdim. Her ne kadar orda köpeğiyle yürüyüş yapan bir çok insan olsada benzer durumlarla sık sık karşılaştıklarına eminim. Özelliklede ''bakın köpeğim çok eğitimli, tasmasız yürüyebiliyor'' gösterisi yapmaya hevesli insanlarda olunca ister istemez herkeste bir önyargı oluşuyor. Köpek ne kadar eğitimli olursa olsun halka açık alanlarda tasmasız gezdirmek büyük görgüsüzlük, bu yüzden daha önce can acıtıcı bir durum yaşayanlardanız bizde... -İyide senin köpeğinin tasmasız yürümesi her an yeni bir olaya imza atmayacağının garantisini vermiyor etrafa. Ben korktum bu Caddebostan' dan... Giden gitsin valla... Bizim işimiz olmaz,.. Ben insanlardan kaçıyorum artık. Rahat rahat yürüdüğümüz tek yer Fetihpaşa Korusu. Herkes muntazam, görgülü, kimse kimseyi rahatsız etmiyor. En önemliside orda insanlar köpeklerinin sosyalleşmesi için oynamalarına müsaade ediyor. Bu arada Fenerbahçe' de güzel ama sabah saatlerini tercih etmek koşuluyla, haftasonları ipini koparan geliyor oraya. Biz köpeğimizi eğitmeye uğraşırken onlar bazen daha insan davranıyorlar oda ayrı bi mesele ya neyse...
Hadi bi kaç keyifli kare ekliyimde neşem yerine gelsin, sinirim zıpladı gene..
İşte Roxyinin görünce dört köşe olduğu -dostları (:















21 Kasım 2010

Günlük Hayat ve Eğitim

Bir köpekle yaşamak zaten zordur en kolay hale getirmeyi kim istemez ki? Özellikle büyük bir ırksa durum kat kat zorlaşır. Bir gün içinde beş dakikalık temel itaat komutlarını uygulayabiliyorsanız aynen devam. Ama birde günlük hayatta köpeğinizle beraber rahat bir yaşam sürmek için yapmamız gerekenler var. O size-siz ona alıştıkça köpeğiniz sözlerinizin ne anlama geldiğini anlamaya başlar. Mesela; dışardan eve geldiğinizde koşarak banyoya girmesi, küvete atlaması, patileri yıkandıktan sonra kendini kurulaması, yatağında beklemesi, tuvalet ihtiyacı olduğunda kayışını getirmesi, evdeki yasak alanlara girmemesi, arabanın kapısı açıldığında kendiliğinden atlaması gibi. Yani kısaca neyi nasıl yapması gerektiği konusunda alışkanlıkların oturması... Köpeğinize yapması gereken belli başlı şeyler konusunda yol göstermeniz gerekir. Bunların bir düzen oluşturması için ve rutin oluşturması için ona yardımcı olun. Örneğin; eve geldiğinizde köpeğinizi ''Banyoya'' yönlendirin ve sözlerle pekiştirin. İki üç günden sonra kendi kendine eve girdiğinde istikamet direk banyo olucaktır. Patileri yıkandıktan sonra havluyu yere koyun ve ''Kurulan'' diyerek ne yapması gerektiğini konusunda ona yol gösterin. Maması vermeden önce ''Bekle'' komutunu verin ve ''Tamam'' diyerek yemesine izin verin. Gün içerisinde belirli zamanlarda onu yatağına yatması ve orda beklemesi için yönlendirin. Bunu yaparken ''Yerine'' kelimesini kullanabilirsiniz.
              Yada basit komutlarınızı kendiniz oluşturabilirsiniz. Köpeğinizin evde yada dışarda kendiliğinden yaptığı güzel bir davranışı yakaladığınız anda ödüllendirmek ona yaptığı hareketi onayladığınızı ve karşılığında ödülü hakettiğini gösterecektir. Eğitim sırasında kullandığınız komutları gün içinde pekiştirin. Mesela asansör beklerken, kapıyı açmadan hemen önce, karşıdan karşıya geçerken yada kapı zili çaldığında ondan oturmasını isteyin.

''Hayır'' kelimesini sadece büyük yaramazlıklara saklamayı unutmayın...


19 Kasım 2010

Roxy Bana Küsmüşş Bak Bak

İki günlük kısacık bir tatil yapalım dedik fırsat bu fırsat, Roxyde annemlere emanet...Tabii benim gözüm arkada değil, bizde oda herkes onu çok sevdiği için gayet memnunuz halimizden, bilmediğim yerlere bırakıp gidemem zaten... Her zaman beraber ziyaret ediyoruz ailemizi, yani eve ve ortama alışık... Yinede iki gündür günde on beş defa telefonlaşıyoruz bizimkilerle, etrafı kolaçan ediyorum ben. Roxy napıyo,keyfi nasıl, mamasını yedimi, uyudumu, işedimi, sıçtımı derkennnn..., Akşam dönüşte koşa koşa bizimkilerin yanına gidiyorum. Roxyim burnumda tütüyor, beni görünce delirecek kesin derken, aaaaa o da ne? Bizimki küsmüş bana, bi iki elimi kokladı o kadar, yüzüme bile bakmıyoo eşek kafa... Herkesin üstüne atlıyo, oyunlar yapıyo, bana gelince kafa çeviriyo, sanırsınki nispet yapıyo bak sen beni bıraktın bende tınlamıyorum seni der gibi... Hayır unutmuş mu beni anlamadımki? Adama bak bi dediğini iki etmedik, büyüttük ettik yedi yaşına getirdik bıyığını bitirdik beyefendinin. Onun bana yaptığı karşılamaya bak. Naptııık be sanki iki gün tatile gittik senide misler gibi bir yere bıraktık.. Ben tabii şok moral sıfırrr... Yok yok şımarmış bu çok. Neyse eve gelince senmisin bana küsen bi sırtüstü yatırdım eşek kafayı bi sevdim, sarıldım, bi oyunlar oynadık. Sonra bi kendine geldi, neyseki barıştık hemen şimdi peşimden ayrılmıyo deli (:

Bundan sonraki konumuz belli oldu;
Köpekler sahiplerinden ayrıldıklarında terkedilme korkusuyla yaşarlarmı??
Hemen öncesinde arkası yarın gelicek Bozcada anekdotlarım var.
Malum yol yorgunluğunu atamadım...


17 Kasım 2010

Roxy'siz Kısacık Bir Tatil

Offf ne zormuş kısa bi tatil yapıcak olsamda oğluşumdan ayrılmak ): 
Daha şimdiden aklımız onda kaldı bile. Bende günlerdir düşünüyorum nasıl yapsam, nasıl etsem diye... Biraz pansiyon araştırıyım daha rahat olur diye düşündüm ama ya çok uzak yada yer yok... Arkadaş!! ne çok insan varmış köpeğini pansiyonlara bırakıp, tatile kaçan, bizim insanımız oraları bile doldurmayı başarmış. Aslında bu duruma sevinmedim değil. Çünkü bir kafesin içinde, kafasında soru işaretleriyle, boynu bükük onu oracıkta bırakıp gitmek hiç içime sinmiyor. Neyseki annem almayı kabul ettide, şimdi içim rahatladı biraz, aklım onda kalmasında gittiğime değsin bari.
Rotada Bozcaada var.., hep gitmeyi istediğim, bir türlü gidemediğim bir yer Bozcaada. Dönüşte çantamda bir dolu fotoğrafla burdayım... Bekle beni sevgili blog :))
     

16 Kasım 2010

Güzel Başlayan Bir Yazı Nasıl Mutsuz Sonla Biter

























Makinemde onlarca fotoğraf ve kafamda bekleyen bir dolu hikaye var yazmak için. Ama ne zaman ''hadi şunlarıda ekliyim,çıksın aradan'' diye heves etsem hesapta olmayan başka başka şeyler çıkıyor. Hafta sonu nasıl geçti anlamadım derken, haftanın yarısı gelmiş bile çoktan. Üç hafta önce Caddebostan'daki keyifli başlayan yürüyüşümüzün keyifsiz biten hikayesi bekliyor blogumu. İnsanın yanında gezen dört ayaklı bir arkadaşı olunca her an tetikte olması gerekiyor, n e zaman biri gelip keyfimize ot sürecek diye. Zaten
köpek bakımı başlıbaşına bir o kadar zor ama köpeğinizle şööyllee bi güzel tatlı tatlı gezmek daha da zor. Bazı insanlar bu keyfi bozmayı kendine görev edinmiş. Nitekim çoğu zaman eve geldiğimizde harpten çıkmış gibi oluyoruz.



Bu blogta daha önce hiç bahsetmemiştim. Bundan 7-8 sene önce dünyanın en akıllı köpeğini tamamen bir tesadüf eseri sahiplendik, Allah'ım bu süprizler nereye gidersem gideyim hiç bırakmıyor peşimi. Bu hikayenin baş kahramanı sevgili annem. Oda tam bir köpekkolik. Neyse annemin her gün rutin yürüyüşleri vardır, bir gün yine böyle bir yürüyüş sırasında peşine minik bir köpek takılmış, annemde kıyamamış eve getirmiş, bir süre sahibi vardır belki diye araştırma yaptık, ama o günlerde ortaya Tontonu sahiplenen hiç kimse çıkmadı. ''Tonton diye köpek ismi olurmu?'' diye sormayın, o zaten bundan önceki kedimin ismiydi. O da başlı başına ayrı bir hikaye... Neyse Tonton bizim evimizin neşesi kısa zamandada herşeyi oldu. Hala bahsederken kalbimin taaa orta yeri sızlıyor, gözlerim bir dolu dolu oluyor...
 O zamanlar tabii böyle köpek itaat eğitimlerinden filan bi haberiz. Kendi bildiğimiz şekilde evdeki görgü kurallarını öğrettik. Allahımm, o nasıl bir köpekti sanki önceki hayatında insanmışta doyamamış dünyaya yeniden ışınlanmış gibi... Şimdi hangi birini anlatsam diyorum uzar gider bu yazı. Tonton bizim yanımızda yaşadığı süre içinde güzel bir hayat yaşadı diyebilirim. Ama sonrasında başına gelmeyen kalmadı, şansızımın... Kaderi ve şansı ne yazıkki kötü yazılmış Tontonumun. Bizimkiler üç sene filan baktıktan sonra  bütün çabalarımla karşı çıkmama rağmen, ''-apartmandan havlamalarını bahane ederek şikayet ediyorlar'' diyerek başka birine, bize göstermek koşuluyla verdiler  Tontonumu. Ama sonra bir daha hiç göremedim onu. Annem onu görmeye gittiğinde Tontonun neler yaptığını yeni yeni anlatmaya başladı. Onu nasıl gözlerinde yaşlarla orda bıraktığını da yeni yeni anlattı. Hikayenin buraya kadarı çok tatsız ama sonrası çok daha acı. Keşke şimdi ki imkanlarıma o zaman sahip olsaydım onu asla başka birine vermelerine izin vermezdim, hep yanımda olurdu, hiç mutsuz olmadan... Ebeveynlerimizin bizleri dinlemesi yaşımıza paralel olarak ilerliyor ne yazıkki. Aklımda başka şeyler vardı halbuki bu yazıya başlarken ama beynim bunları söyledi parmaklarım işi halletti.























15 Kasım 2010

İyi Bayramlar

 Bayramları seviyorum, ama ne yalan söyliyim kurban bayramları içimi bir tuhaf ediyor. Bide çocukken daha bir zordu. On beş gün önceden alınırdı kurbanlar, sevilirdi, oynanırdı, karnı doyulurdu. İşte koyunda olsa dana da olsa çocuk aklıyla bir sevgi bağı kurardık o hayvancıklarla. Çocukken o bayram sabahı çok zor gelirdi, geçerdi. Kaçacak yer arardım görmemek için o anı. Artık neyseki gözümüzün önünde yapmıyorlar bu işi... Görmeyince çok üzülmüyor insan o kurbanları. ''Aman sende etini yemiyorsunki'' sanki diyenler oluyor bazen. Evet yiyemiyorum işte, o kadar da değil..
              Neyse bu mübarek günde paylaşımları görmek mutlu ediyor beni.
Herkese iyi bayramlar diliyorum ve bi kaç karikatür ekliyorum (:



'bakın ne güzel yazıyorum, herkes benden çalıyor, çırpıyor, yaşasınnn

Son zamanlarda kötü reklam yaparak insanların dikkatini çekmek diye bir furya var. Kimin bloguna göz atsam herkesin dilinde aynı şey.


''Benim yazılarımı kopyalayıp kendi yazısıymış gibi yazanlar var'' diyenlerle dolu her yer. Buda blog dünyasındaki son trend heralde. Öyleki akımlar oluşmuş, insanların peşinden sürüklendiği...
Bu olay benimde başıma geldi ne yazıkki.
Ama bunu söyleyen biri olarak değil hedef gösterilen biri olarak, hatta tacizkâr mesajlar bile aldım.
              Eğer internette kendinizi ifade ederek birileri tarafından okunulup, izleniyorsanız bazı kişisel önlemler almanız gerekir. Her şeyin olduğu gibi bununda çaresi var.

Blogunuzun Cep Telefonlarına Uyumlu mu?



Günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri olan cep telefonlarıyla her yerden nete bağlanabilir hale geldik. Bende her yere laptop taşıyamadığım zaman telefonum imdadıma yetişiyor.






Blogunuzu cep telefonlarına uyumlu hale getirmek için ;

Kumanda Paneli -> Tasarım -> HTML'yi Düzenle -> sonra şu kodu aratın:
<b:include data='blog' name='all-head-content'/>

sonra hemen altına aşağıdaki kodu ekleyin;

 <meta content='IE=EmulateIE7' http-equiv='X-UA-Compatible'/>
<b:if cond='data:blog.isMobile'>
<meta content='width=device-width,minimum-scale=1.0,maximum-scale=1.0' name='viewport'/>
<b:else/>
<meta content='width=1100' name='viewport'/>
</b:if>

kaydedin ve olay bitmiştir.


14 Kasım 2010

Veterinerler Hep Böyle Pahalımıdır

Çoğu zaman önüne geçemediğim bir takıntım var. Adıda her şeyin en iyisi olsun takıntısı. En iyisi, en güzeli olucak diye bazen olur olmaz para harcadığım sonrada ''bunu neden almışım'' diye kendi kendime kızdığımda oluyor. Tamam burda hatalı olan benim, sonuçta kimse gırtlağıma yapışmıyor illede al diye. Kendim edip kendim buluyorum. 
       
                Bazende durup dururken ortaya çıkan hiç hesapta olmayan harcamalar olur. Mesela hastalık gibi. Zaten bizim ülkemizde iyi bir sağlık hizmeti almak hep daha çok para vermek anlamına gelir. Grip olursunuz özel bir hastaneye gidersiniz, doktor derdinizi anlarda peki ilacınızı yazar mı ??? Hayır tabiiki bir sürü tahlil ister bilmem ne mikrobu kanında varmı ''-bi bakalım ona göre ilaç yazıcağım'' der sevgili doktorumuz. Çünkü sadece muayane ücreti ödeyerek gitmek haramdır hastaya. Sonra bir bakmışsınız kasa bankosunun önünde alnında enayi yazan biri gibi sıra bekliyorsunuz. ''-Tedavimi olduk yoksa soyuldukmu?'' diye sormaktan alıkoyamaz insan kendini. Derken faturayı görünce zaten soğuk bir duş alıp hemen iyileşiriz :)) Aslında bizim seçimlerimiz çok fazla. Sağlık ocakları var, devlet hastaneleri var bu sağlık kuruluşlarındada bir şekilde derdimize çare buluruz. Ama zor ama kolay...
         Peki ya gözümüz gibi baktığımız ağzı var dili yok misali derdini anlatamayan biricik dört ayaklı dostlarımız hastalandığında sonuç farklı mı olur? Evet farklı olur, çünkü bir rivayete göre köpek beslemek lüks bir hobidir, kaçınılmaz sonları vardır, parasını sokağa saçmaya hazır olandır, hep alınasıdır, soyulasıdır... Pet  malzemeleri, ıvırı zıvırı, hep pahalıdır, keza veterinerlerde öyle. Misal geçen gün Roxy hastalandığında zorunlu bir veteriner ziyaretimiz oldu. Allah'ımmm iki günde ishal oldu diye Roxynin kıçına giden paranın haddi hesabı yok, iğneler, serumlar, antibiyotikler derken yine o malum soruyu tekrarlarken buldum kendimi. Naptık biz bu kadar???  Tedavimi ettirdik be Roxy seni.... yoksa soyuldukmu??? Cüzdanı bıraktık geldik sonuçta...

Acaba bu sormadan yapılan bütün bu işlemler gerçekten gereklimiydi? Elbetteki en doğrusu neyse o şekilde yapılmalı ama gelen hastaya da 'potansiyel para makinası' muamelesi yapılmamalı.  En azından aşı için gidildiğinde sormadan başka ilaçlar verip sonrada ''şu kadar alayım'' denilmemeli... Kontrol için çağırıp sonrasında yine ''bu kadar alıyım'' denilmemeli. Herkes para kazanmak istiyor ama kazanmak hem bu kadar zorken diğer yandan birileri için bu kadar kolay olmamalı.... Herkes aynı demiyorum sözüm meclisten dışarı...

Hadi herkese mutlu mesut bir o kadar sağlıklı aylar, yıllar. (Düşündükçe sinirim zıplıyoo hala...)


Süper Bir Animasyon

Animasyon filmlerine oldum olası bayılıyorum, nerdeyse hepsini izledim diyebilirim. Arada tabii kötüleride çıkıyor ama şimdi bu bloga konu olan filmimiz en güzellerinden biri. Filmdeki kahramanımızın adı Bolt. Bir köpişş ve biricik sahibesi ve  filmdeki rol arkadaşı Penny'le başından geçen bir dizi atraksiyonlu hikaye.
Hazır bayramda gelmişken, evde sinema keyfi yapmak isteyen köpek severlere  şiddetle tavsiye edilir...
Sevmeyenlerde izleyebilir belki azcık ucundan bi şeyler kaparlar sevgiye dair (:
Film 2008 yapımı. Yani yeni sayılmaz... Ama yeni olmasada izlenilesi bir hikaye....
Son derece eğlenceli bir film...
İzleyin diyorum sadece ısrarlaa (:

Neyse bu arada bu sabah Fenerbahçede yürüyüş yaptık.
Parkta yeni anne olmuş  jack russell cinsi bir tosun gördük. Onlarda yürüyüş yapıyorlardı sahibiyle. Bizim Roxyinin yanına geldiler. Bizde oynasınlar biraz diye bizimkinin kayışını çözünce olanlar oldu. Roxy onların peşinden oyun oynamak için koşunca jack russellımız Roxyi hizaya soktu hemen. Önce bizim yanımıza doğru koştu, roxyide peşinde tabii .Sonra bi hırladı bizimkine. Meğer 'orda dur gelme bizim peşimizden' diyormuş kerata...Böylelikle bu sabahki ilk dersini almış oldu bizim tin tin Ayşemiz (:
 Güzel güneşli bir pazar... Bugünki rotamızda İstanbul var.. Aylardır ilk defa bir pazar günü Roxy yanımızda olmadan geçireceğiz. Bakalım geldiğimizde evde nasıl bir manzarayla karşılacağız...
Herkese iyi pazarlar,...


13 Kasım 2010

Blogger

Blog oluşturmak, yeni başlayan biri için en başta oldukça zor ve karmaşık gelebilir. Ancak bu konuyla ilgili bilgi toplamaya çalıştığımız zaman yada karmaşık şeyler çıkar genelde karşımıza. Sonrasında belki yapamadığımız için hevesimiz kırılır, yapamadık diye...
Bende en basit, yalın ve anlaşılır bir dil kullanarak kendi bildiklerimi nacizane paylaşmaya çalışacağım.
Bu arada blogunuz için header oluşturmak ve özgün bi şeyler yapmak isterseniz yada benim yapmamı isterseniz mail atarak talepte bulunabilirsiniz, en azından güzel bir başlangıç yapmış oluruz (:
Şimdilik başlığı açtık hadi hayırlısı bakalım....
Sayfamız dolsunn taşşsınnn inşallah...


Etiketler

bunlarda ilginizi çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...